HAYALLERİMİZİN İÇİNE ETTİN / yorum SİZCE

Tarih: 15 Mart 2015. Saat: 10.00. 2.140.000 genç geleceklerini belirleyecek bir sınava girdi.

Sınav salonlarının önlerinde birlerce anne, baba, abla, kardeş...

2.140.000 öğrenci aylardır bu sınava hazırlanıyordu. Binlerce soruyu çözüp onlarca kitabı bitirmişlerdi. Son üç gündür de çoğu heyecandan doğru dürüst uyuyamıyordu.

Acaba yapabilecekler miydi soruları, emeklerinin karşılıklarını alabilecek ailelerinin, öğretmenlerinin, arkadaşlarının karşısına onurla gururla çıkabilecekler miydi?

Hepsi ama hepsi bu ve benzer soruları sordu kendi kendilerine. İçlerinde bir korku, bir kuşku son ana kadar hep vardı ve olacaktı.

Oysa anneler, babalar, öğretmenler, ''Sen çocuğum çalış, üstüne düşeni yap gerisini merak etme, rahat ol.'' demişlerdi.

Onlara inanmıştı ya da inanmak istemişti 2.140.000 genç. Çünkü onlar tecrübeliydi, onlar büyüktü. Kuşkusuz kendilerinden daha iyi bilirlerdi

Yanılmışlardı. Sınava girdiklerinde sınavın hiç de öyle olmadığını gördüler. 

İsyan ettiler, isyanlarını içlerine attılar. O güne kadar hiç görmedikleri sorularla karşılaşmışlardı. Ne okulda gördükleriyle ne öğrendikleriyle alakası vardı sorulanların?

Çoğu direniyor; sınavı bırakıp çıkmamak için kendi kendileriyle mücadele ediyordu. 

Adeta, birileri akıllarıyla, beyinleriyle alay ediyor, ''Bak sizin gittiğiniz dershaneleri biz böyle ters köşe yaparız, bizim sizin önünüze koyduğumuz soruları sen değil, seni sınava hazırlayan o öğretmenler bile çözemez, dershaneye gittin de ne oldu.'' demeye çalışıyordu.

Doğruydu, ''sorular çözülmesin diye hazırlanırsa çözülemezdi'' bunu herkes gibi o gencecik insanlar da biliyordu.

Ancak amaç neydi acaba? Amaç bilgiyi ölçmek değil miydi? Emek verenle emek vermeyeni ayırt etmek değil miydi?..

Hani, YGS bir genel kültür sınavıydı?

Hani, sorular 9. sınıf müfredatından gelecekti?..

2.140.000 YGS öğrencisi gerçekten çok kırgın, çok öfkeli.

Kendilerini aldatılmış gibi hissediyor.

''Kimin ne hesabı varsa kendi arasında görsün; bizi, geleceğimizi, umutlarımızı, çalışma isteğimizi kendi hesaplarına ya da hesaplaşmalarına dahil etmesin.'' diye haykırıyorlar.

Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklar bizim geleceğimiz.

Hiç kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yok bu çocukların umutlarıyla, inançlarıyla oynamaya.

Bakın gencecik bir insan, Twitter'da  nasıl haykırıyor: ''Hayallerimizin içine ettin lan ÖSYM, kimse bana çalışan yaptı demesin çalışan da yapamadı.'' 


Kamil Baki

No comments: